Ergenlik, bireyin çocukluktan yetişkinliğe geçtiği, fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak büyük değişimlerin yaşandığı bir dönemdir. Bu dönem, kimlik gelişiminin başladığı, sosyal ilişkilerin önem kazandığı, akademik baskıların arttığı ve duygusal iniş çıkışların daha belirgin yaşandığı bir süreçtir. Tüm bu değişimlerin ortasında, genç bireylerin psikolojik bozukluklara yakalanma riski artmaktadır. Bu nedenle erken tanı ve müdahale, sadece bireyin sağlığını değil, aynı zamanda eğitim hayatını, sosyal çevresini ve gelecekteki yaşam kalitesini etkileyen önemli bir faktördür.
Gençlerde Sık Görülen Psikolojik Bozukluklar
-
Depresyon:
Ergen depresyonu, sürekli üzüntü, umutsuzluk, enerji kaybı, okul başarısında düşüş, sosyal izolasyon ve hatta intihar düşünceleriyle karakterizedir. Çocukluktan farklı olarak gençlerde daha fazla öfke, asilik veya davranışsal problemler görülebilir. -
Anksiyete Bozuklukları:
Sosyal anksiyete, genel anksiyete bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk ve fobiler, ergenlerde sıklıkla ortaya çıkmaktadır. Performans kaygısı, arkadaş ilişkileri ve sosyal kabul görme gibi konular, anksiyete düzeyini artırabilir. -
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB):
Odaklanma sorunları, aşırı hareketlilik ve dürtüsellik ile kendini gösteren bu bozukluk, gençlerde akademik ve sosyal yaşamı olumsuz etkileyebilir. -
Yeme Bozuklukları:
Anoreksiya nervoza, bulimia nervoza gibi bozukluklar, özellikle ergen kızlar arasında yaygındır. Sosyal medyanın etkisi, beden imajı kaygısı ve özgüven problemleri bu durumu tetikleyebilir. -
Davranış Bozuklukları:
Karşıt olma-karşı gelme bozukluğu (ODD), davranım bozukluğu (CD) gibi durumlar, aile içi sorunlar, akademik başarısızlık ve otoriteye karşı yoğun tepkilerle birlikte görülebilir.
Erken Tanının Önemi
Psikolojik bozuklukların erken tanısı, bozukluğun şiddetlenmeden önce fark edilmesini ve etkin müdahaleyle genç bireyin işlevselliğini yeniden kazanmasını sağlar. Tanı ne kadar erken konulursa, tedavi süreci o kadar verimli olur. Aksi takdirde bu bozukluklar, yetişkinlik döneminde kronikleşebilir.
Belirti Takibi ve Aile Katılımı
Gençlerde görülen belirtiler çoğu zaman ergenlik dönemi davranışlarıyla karıştırılabilir. Bu nedenle hem ebeveynlerin hem de öğretmenlerin farkındalığı büyük önem taşır. Sürekli üzgün görünme, ani sinir patlamaları, sosyal geri çekilme, ders başarısında ani düşüş, uyku ve iştah problemleri gibi işaretler dikkate alınmalıdır. Ailelerin bu belirtileri önemseyip profesyonel destek aramaları, çocuğun geleceği açısından belirleyici olabilir.
Tanı Sürecinde Kullanılan Yöntemler
-
Psikolojik Değerlendirme Testleri
-
Klinik Gözlem
-
Öğretmen ve Aile Geri Bildirimleri
-
Kendini değerlendirme ölçekleri
-
Tanı kriterlerine dayalı görüşmeler (DSM-5)
Müdahale Yöntemleri
-
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT):
Gençlerin düşünce kalıplarını fark etmelerine ve değiştirmelerine yardımcı olur. Anksiyete ve depresyon tedavisinde sıklıkla tercih edilir. -
Aile Terapisi:
Aile içi iletişim problemleri ve çocuk-ebeveyn ilişkilerini güçlendirmek amacıyla uygulanan bu yöntem, özellikle davranış bozukluklarında etkilidir. -
Sanat ve Drama Terapisi:
Gençlerin kendilerini ifade etmeleri için güvenli ve yaratıcı bir ortam sunar. Özellikle travma yaşamış bireyler için iyileştirici etkisi büyüktür. -
İlaç Tedavisi:
Bazı durumlarda, özellikle şiddetli depresyon, anksiyete ya da DEHB için psikiyatrist önerisiyle ilaç tedavisi gerekebilir. Ancak her zaman psikoterapiyle birlikte yürütülmesi önerilir. -
Okul Temelli Müdahaleler:
Rehberlik servisleri aracılığıyla farkındalık çalışmaları, grup terapileri ve psikoeğitim etkinlikleri düzenlenebilir. Ayrıca öğretmenlerin destekleyici yaklaşımı da tedavinin önemli bir parçasıdır.