Yaşlı bireylerin besin tüketimini etkileyen faktörler;
Yaşlanmaya bağlı olarak gelişen fizyolojik değişiklikler, fiziksel nedenler, sosyo-ekonomik nedenler, psikolojik nedenler, kronik hastalıklar, ilaç-besin etkileşimidir.
Sindirim sistemindeki fizyolojik değişiklikler;
Mide asit salgısının azalması, midenin boşalma hızının gecikmesi, ince bağırsaklardan besin ögelerinin emiliminin azalması vb. yaşlı bireyin beslenme durumunu etkiler.
Diğer yaygın fizyolojik sorunlar;
Duyu kayıpları, ağız-diş sağlığının yetersiz olması, iştahsızlıktır.
Orta yaş sonrasından başlayarak ilerleyen bir şekilde tat alma duyusu ile ilgili dildeki papillalarda atrofi oluşmaktadır. Kısmen tatlı ve tuzlu tatların algılanmasında kayıplar gelişir. Buna bağlı olarak şekerli ve tuzlu besinleri tüketim eğilimi artar. Benzer şekilde koku alma yeteneğindeki azalma, besinin aromasının iştahı uyarıcı özelliğini azaltır.
Yaş ilerledikçe kronik hastalıkların oluşması, besin ögelerinin alımını azaltmaktadır.
Kalp, karaciğer ve böbrek yetmezliği, kronik obstrüktif akciğer hastalığı, kronik pankreatis, kronik intestinal iskemi, iltihabi barsak hastalığı, neoplazm gibi hastalıklar yaşlıda ağırlık kaybı ve protein enerji malnütrisyonu oluşumunun yaygın nedenlerindendir.
Yaşlıların kronik hastalıkları (diyabet, kalp-damar hastalıkları, böbrek yetmezliği vb.) nedeniyle kullandıkları terapatik diyetler (şekersiz, az tuzlu, düşük kolesterollü vb.) de besin tüketimini olumsuz etkileyebilmektedir. Çok kısıtlı diyetler, besin tüketiminin reddedilmesine veya azalmasına neden olmaktadır.
Yaşlı bireyler gençlerle karşılaştırıldığında kendilerini daha az aç ve öğün sonrasında daha doygun hissederler. Küçük öğünler tüketirler, yavaş yerler, ana öğün aralarında daha az ara öğün tüketirler. İştahtaki, dolayısıyla besin tüketimindeki azalma enerji tüketimi, protein, kalsiyum, demir, çinko, B vitaminleri gibi besin ögelerinin günlük alımında yetersizliğe neden olmaktadır. 20 ile 80’li yaşlarda besin tüketimindeki azalmanın %30’un üzerinde olduğu bildirilmiştir.
Enerji:
Yaşlılarda enerji gereksinmesindeki azalmanın nedeni; bazal metabolik hız ve fiziksel aktivitedeki azalmadır. Yaşlılarda yağsız vücut kütlesindeki azalmaya, vücut yağındaki artış eşlik eder. Azalmanın otuz yaş sonrasında seksen yaşa kadar yaklaşık %15 olduğu düşünülmektedir.
Yetmiş yaşında BMH’ın, 18-30 yaşındaki bireylere göre yaklaşık %9-12 daha düşük olduğu saptanmıştır. Yine kesitsel çalışmalarda, 20 ve 80 yaşları arasında günlük enerji alımının %30 azaldığı gösterilmiştir.
Toplumda yaşayan yaşlılarda 50 yaş sonrasında fiziksel aktivite azalmaya başlar.
. Birçok yaşlı sedentar bir yaşam sürdürmektedir. Genelde yaşlıların hafif fiziksel aktivite düzeyinde oldukları kabul edilerek, ideal vücut ağırlığının kilogramı başına 30-40 kkal/gün enerji tüketmeleri önerilmektedir. Ayrıca, farklı fiziksel aktivite düzeyine göre BMH’nin 1,4-1,8 katı alınarak da enerji gereksinmesi hesaplanabilir.
Altmış beş yaş üzeri bireyler için beden kütle indeksi (BKİ) 20-27 kg/m2 arasında olmasının uygun olduğu düşünülmektedir.
Sıvı gereksinimi:
Yaşlılıkta susama duyusunun azalması nedeniyle yeterince sıvının tüketilmemesi, glomerüler filtrasyon hızının azalması, böbreklerin idrarı konsantre etme yeteneği ile renin etkinliği ve aldosteron salınımının azalması sonucu suyun böbreklerden yeterince geri emilememesi, bazı ilaçların (diüretik, laksatif) kullanımı dehidrasyona neden olur.
Fiziksel aktivitedeki azalma ve bilişsel bozukluk sıvı alımını etkileyen diğer faktörlerdir.
Sık idrara çıkma ve vücutta daha az sıvı tutulması sonucunda, toplam vücut suyu azalır.
Yaşlıların günde 30/kg mL sıvı tüketmesi önerilmektedir. Gereksinmeyi karşılamak için günde 8-10 bardak su tüketilmesi uygun olacaktır. Yaşlı bireyler susamasalar bile belirli aralıklarla su içmeleri tavsiye edilmelidir.
Taze sıkılmış meyve suları, süt, ayran ve çorbalar yaşlılar için uygun sıvı kaynaklarıdır ve aynı zamanda diğer besin ögelerini de içerirler. Kahve, çay ve kola gibi kafeinli içecekler orta derecede tüketilmelidir.
Alzheimer ve Demansta Güncel Beslenme Yaklaşımları
Günümüze kadar yapılmış olan çalışmalar incelendiğinde, AH ve beslenme arasındaki ilişki koroner kalp hastalıkları ve beslenme arasındaki ilişki ile benzer bulunmuştur. Doymuş yağ asitleri, yüksek enerjili diyet, fazla alkol tüketimi AH ve demans riskini artırmakta, antioksidantlar ve omega-3 yağ asitleri ise AH’ya karşı koruyucu etki sağlamaktadır.
Akdeniz diyeti sebze-meyve, kepekli tahıllar, fasulye, fındıktan zengin olup orta seviyede balık, kümes hayvanları ve süt ürünleri içerir ve et ürünleri bakımından fakir bir diyettir.
Bu diyet şeklinin AH prevelansını azalttığı belirtilmiştir. Bunun nedeni; Akdeniz diyetinde oksidatif stresi azaltıcı etkileri bulunan vitamin E, vitamin C ve karotenoidlerin yüksek miktarda bulunmasıdır. Akdeniz diyetinde fazla miktarda bulunan sebze ve meyvelerin yüksek antioksidan içeriği sayesinde beyni nöronal hasardan koruduğu bilinmekte ve ayrıca diyetle alınan antioksidan vitaminlerin, reaktif oksijen ve nitrojen türleri gibi reaktif moleküllerin zararlı etkilerini azalttığı belirtilmektedir.
KOAH
Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH); zararlı gaz ve partiküllere karşı havayolları ve akciğerin artmış kronik inflamatuvar yanıtı ile ilişkili ve genellikle ilerleyici özellikteki kalıcı hava akımı kısıtlanması ile karakterize, yaygın, önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalıktır.
Tüm dünyada %5’ten fazla insanı etkilemektedir ve ülkemizde sıklığı Türk Toraks Derneği tarafından %19,2 olarak belirlenmiştir. Yüksek morbidite ve mortalite ile ilişkili olan KOAH’ın görülme sıklığı 40 yaş üstü yetişkinlerde %15-20’dir. Günümüzde tüm dünyada 3. ölüm nedeni haline gelen KOAH, tüm ölümlerin de %5,5’inden sorumludur.
Türkiye’de solunum sistemi hastalıkları en sık görülen 3. ölüm nedenidir ve bu ölümlerin de %61,5’i KOAH nedeniyledir.
Risk faktörleri; sigara içimi, pasif sigara içiciliği, meslek nedeniyle toz, duman ve çeşitli gazların solunması, hava kirliliği, cinsiyet, alfa-1 antitripsin proteini eksikliği, sosyoekonomik durum, diyete bağlı faktörlerdir.
Malnütrisyon
İleri evre akciğer (AC) hastalıklarında sıklıkla ilerleyici kilo kaybı ile kendini gösteren protein ve kalori malnütrisyonu vardır. İleri evre AC hastalıkları ile ilişkili malnütrisyon ‘pulmoner kaşeksi’ olarak adlandırılır. İleri evre KOAH hastaların %20-40’ında görülebilmektedir.
Klinik pratikte ideal vücut ağırlığının olması gerekenİN %90’ının altına düşmesi, %5’ten fazla kilo kaybı veya beden kitle indeksi (BKİ)’nin 20’ in altına inmesi pulmoner kaşeksi olarak kabul edilmektedir.
Pulmoner kaşeksinin belirlenmesinde ideal olan yöntem yağsız BKİ’nin ölçülmesidir. Biyoimpedans yoluyla vücut yağ yüzdesi ölçülerek yağsız BKİ hesaplanır ve yağsız vücut kütlesi kaybı değerlendirilir.
Yağsız BKI erkeklerde <16 kg/m2 ve kadınlarda 15<kg/m2 olması pulmoner kaşeksi olarak adlandırılır.
Parkinson
Parkinson hastalığında diyet faktörlerinin önemli bir rol oynadığı gösterilmiştir.
Levodopanın besinlerle alınması sonucu emilimi azalabilmekte ya da gecikmektedir.
Parkinson hastalarının uzun süreli tedavilerinde en büyük sorunlardan biri, levodopaya karşı verilen motor sistemdeki yanıtlardaki düzensizliklerdir. Çünkü besin alımı levodopafarmakokinetiğinin sapmasına sebep olur.
Açlık levadopa emilimini hızlandırır. Emilimin maksimuma ulaştığı yer bağırsağın üst kısmıdır.
Öğünün protein içeriği gastrik boşalma hızını ve taşıma mekanizmasını etkileyerek levodopanın emilimi değişikliğe sebep olmaktadır.
Yüksek proteinli bir diyet ve B6 vitamininden zengin olan besinler levodopanm emilimini engellemekte ayrıca, diyetin karbonhidrat içeriğinin yüksek olması insülin sekresyonunun da artmasına neden olmaktadır. İnsülin sekresyonundaki bu artış nötral aminoasitlerin azalmasına yol açmaktadır. Nötral aminoasitlerin azalması da direkt olarak kan-beyin bariyerini aşan levodopayı arttırmaktadır.
Tüm öğünlerde karbonhidrat/protein oranının 5/1 olduğu dengeli bir diyet (diyet proteininin miktarı 0.8 g/kg/gün) programının uygulanmasıdır.
**********************************************************************************************************************************
Sizin veya sevdiğiniz bir yakınınızın gerontolojik danışmanlığa ihtiyacı olduğunu düşünüyorsanız destek almak adına bize başvurabilirsiniz. Ücretsiz deneme seansı ve ayrıntılı bilgi için bize yazının altındaki formu doldurarak veya Whatsapp tuşumuzu kullanarak ulaşabilirsiniz.
***********************************************************************************************************************************