Demans Hastalarında Vesayet

Kişinin akıl hastalığı veya noksanlığı sebebiyle kısıtlanması adına yaş geçerli bir şart değildir. Ancak normal yaşlanmanın bir şartı olmayan demans, kısıtlama için geçerli bir sebep olabilir (Eşsiz, 2012: 76). Sosyal açıdan kişinin işlerini yerine getirememesi ve diğer kişilerin güvenliğini tehlikeye sokması ise diğer esaslardandır. Pratik örneklerde kişinin bu gerekçelerle kısıtlanması aile üyeleri veya yakınların vesayet makamına başvurusu ile gündeme gelmektedir. Buna karşın hakim, dilediği takdirde kısıtlanması talep edilen kişiyi dinleyebilir ibaresi ile kişiye yönelik kötü niyetli girişimlere karşı önlem alınmış olur. Vasi tayini davası kamu davası olarak sınıflandırılan bir istisnadır ve mahkeme davayı re’sen derdest etmek ve sonuçlandırmak zorundadır (Eşsiz, 2012: 90). Burada esas olan nokta dezavantajlı kişinin konforunu ve güvenliğini sağlamaktadır; işlemler zaman aldığı takdirde mahkemenin fiil ehliyetini geçici olarak kısıtlama ve somut durumun değerlendirilmesine dayanan tarafsız danışmanlar atama hakkı mevcuttur.

 Tüm bu işlemler için alınması zorunlu kılınan sağlık raporu “bünyesinde iç hastalıkları, genel cerrahi, göz, kulak-burun-boğaz, nöroloji veya ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanları bulunan ve bu uzmanların katılımıyla sağlık kurulu/kurulları teşekkül edebilen sağlık kurumları tam teşekküllü hastane ” tarafından verilebilmektedir (Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliği, madde 22). Uygulamada ise hastalar Adli Tıp Kurumu veya Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne yönlendirilmektedir. Düzenlemelerin netleştirilememesi ve her durumu karşılamaması yatalak durumdaki hastaların değerlendirilmesi adına da önemli problemler doğurabilmektedir. Bu anlamda bakıma muhtaç bireylerin değerlendirilmesinde bilirkişi ve uzman doktorların hastayı yerinde keşfen ziyareti önerilebilmektedir (Eşsiz, 2012: 94). 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun’un 13’üncü maddesinde “Bir şahsın ahvali bedeniye ve akliyesi hakkında rapor tanzimine münhasıran bu kanunla icrayı sanata salahiyeti olan tabipler mezundur” ifadesi ile tüm hekimlere kişilerin fiil ehliyeti olup olmadığı konusunda rapor düzenleme yetkisi verilmiştir. Bu nedenle yalnızca adli tıp, nörolog ve psikiyatri uzmanları değil, birinci basamakta çalışan pratisyen hekimler de kişilerin fiil ehliyetine sahip olup olmadığı hakkında rapor düzenleyebilmektedir.

Yapılan bir diğer sevk uygulaması ise sevk edilen kişinin koluna mahkeme mührünün kırılmamak üzere vurulması ve gizli bir dosya eşliğinde görevlilerce gönderilmesidir. Ancak uygulamada kişiler insan onuruna uygunluğu sorgulanacak şekilde mühürlenerek aile yakınlarına teslim edilmektedir. Bu durumun etik ve efektif tarafları tartışılmaktadır (Eşsiz, 2012: 94). Rapor tek bir doktor tarafından verilemeyeceği gibi çelişkili durumlarda yeniden rapor tazmini ve farklı bilirkişilerin görüşlerinin talep edilmesi gerekebilir. Süreğen olmayan demans tablolarında kısıtlılık hali re’sen veya başvuru sonucu kaldırılabilir.

Kişinin medeni haklarından bir diğeri olan ölüme bağlı tasarruf ehliyeti vasiyetname ve miras sözleşmesi yollarıyla olabilmektedir. Vasiyetname yazabilmek için ayırt etme gücüne sahip olmak ve 15 yaşını doldurmak gereklidir. Ayırt etme gücü, vasiyetnamenin yapıldığı an için şart olarak kabul edilir; öncesi veya sonrasındaki kayıplar hükmü etkilemez. Miras sözleşmesi yapabilmek içinse şartlar ergin olmak, kısıtlı olmamak ve ayırt etme gücüne sahip olmaktır. Bu anlamda fiil ehliyeti olmayan kişiler, yani fiil ehliyeti olmadığı raporla belirlenen demans hastaları bu sözleşmede bulunamazlar. Ancak miras bırakılan kişi olmak hak ehliyetine tabi olduğu için demans hastaları mirasçı olabilir (Eşsiz, 2012: 136).

Demans hastalarının sınırlı ehliyetli ve sınırlı ehliyetsiz olduğu durumlarda yasal danışman onayıyla nişanlanmasına ve sağlık raporu alamadığı takdirde evlenememesini yanında, iyileştirilemeyen, evlilik süresince ortaya çıkan, eşlerin yaşam kalitesini düşüren bir tablo olarak demans boşanma sebebi olarak sayılmaktadır (Eşsiz, 2012: 166).

Türk Ceza Kanunu’na Göre Demanslı Hastaya Yaklaşım

Ceza Kanunu, kişilerin kusurda bulunma ve sorumluluk kavramlarını irdelerken ilkin kusur yeteneği kavramının açıklanması gerekmektedir. Kusur yeteneği kavramı kişinin ifa ettiği fiile dair doğru ve yanlışı ayırt etme yeteneğidir. Bu anlamda kişi eğer sonuçlarını anladığı ve isteklerini insan haklarının korunması ve kişilerin özgürlüklerine tecavüzden kaçınmak adına düzenleyemiyor ise ve bu tutumdan dolayı bir suçu ifa etmişse kusurlu sayılır ve suçu üstlenebilir. Ceza hukuku her kişide bu yeteneğin var olduğunu öngörmekle birlikte yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, engel ve madde tesiri sebebiyle mesul tutulamayacak kişiler cezalandırılamaz (Eşsiz, 2012: 179). Bu anlamda biyo-psiko-sosyal açıdan yeterlilik şart koşulmaktadır. Akıl hastalığı tablosunun uzmanların görüşleri ve hukuk kuralları uyarınca tam ve kısmi olarak sınıflandırılması kusur yeteneğinin değerlendirilmesi adına önemli bir esastır. Akut ve kronik demans tablosu bu anlamda suçun işlendiği an sirayet eden etkileri ile değerlendirilmelidir. Demansın hukuk sisteminde siyah ve beyaz şeklinde akıl hastasıdır veya akıl hastası değildir kriterleriyle değerlendirilmesi muhakeme yeteneği olmayan bir bireyin korunma ve tedavi haklarının ihlal edilmesi veya suçlu olduğu halde hak ettiği cezayı almayarak toplum güvenliğini tehlikeye atma sonuçlarını doğurabilir.

 Demans hastası bireyin cezai ehliyetinin bulunduğuna dair bir kanıya varılması ihtimali dahilinde suçluların tehlike düzeylerine uygun infaz düzenlemelerinin yapılması doktrini uyarınca nakilleri veya ruh ve sinir hastalıkları tedavisi alabilecekleri yüksek güvenlikli kurumlara yönlendirilmeleri söz konusu olabilmektedir. Türkiye’de uygun özelliklerle organize edilen yüksek güvenlikli sağlık kurumları mevcut olmadığında adli psikiyatri koğuşu bulunan İstanbul, Manisa, Samsun, Adana, Elazığ, Trabzon ve Bolu illerinde bulunan Sağlık Bakanlığı’na bağlı dal hastanelerinde süreç yönetilmektedir. Diğer vakaların aksine demans hastalarında mahkeme ve Cumhuriyet Savcısı, süre şerhi koyarak tedbir halini tedavi ve korumayı aksatacak şekilde uzatamaz ve güvenliği tehdit riski ortadan kalktığı an hastanın stabil olarak yaşayacağı bir alana naklini onayabilir. Ancak bu durum hukuk sistemimizde yer almayan kesin hükmün geri çekilmesi anlamına geldiği için çoğunlukla tercih edilmemektedir (Eşsiz, 2012: 223).

Kişi, karara varılma sürecinde gözlem altına alınabilir. Gözlem tam teşekküllü sağlık kurumları ve ruh hastalıkları hastanelerinde üç haftayı geçmeyecek sürelerde toplamda üç ayı geçmeksizin uzman hekimin görüşü uyarınca itiraz ihtimali dahilinde durdurulmak üzere uygulanır (Eşsiz, 2012: 225). Failin fiilden sonra demans tablosu geliştirme ihtimalinde ise gözlem şartı ve güvenlik tedbirleri yine uygulanır, gözlemi yapan uzman hekimin bilirkişi olarak atanmasında sakınca görülmemektedir (Eşsiz, 2012: 226). Karara varılma sürecinde nörokognitif testler, evrelendirme skalaları ve hukuki ehliyet değerlendirme formu kullanılmaktadır (Gülmez ve ark., 2012: 34).

Hasta fail kendisini savunamayacak veya istemde bulunamayacak durumda bulunduğunda avukat atanması için istem şartı aranmaz. Dezavantajlı kişinin zarar gören konumda olduğu davalarda ise ehliyet düzeyine göre kişinin, ehliyet sahibi değil ise daha önceden atanmış olan danışman veya vasi ile söz konusu vakadan sonra atanma süreci başlatılan vasinin taraf olarak şikayette bulunabilmek üzere davaya dahil olması şartı uygulanmaktadır (Eşsiz, 2012: 225).

***********************************************************************************************************************************

Sizin veya sevdiğiniz bir yakınınızın gerontolojik danışmanlık veya hukuk danışmanlığına ihtiyacı olduğunu düşünüyorsanız destek almak adına bize başvurabilirsiniz.  Ücretsiz deneme seansı ve ayrıntılı bilgi için bize yazının altındaki formu doldurarak veya Whatsapp tuşumuzu kullanarak ulaşabilirsiniz.

***********************************************************************************************************************************

Bir yanıt yazın